Kürt Meselesinde Yeni Dönem: Türkiye Toplumunun Algı, Kanaat ve Tutumları

IstanPol ve Rawest Araştırma işbirliğiyle ve KSC’nin katkılarıyla gerçekleştirilen “Kürt Meselesinde Yeni Dönem: Türkiye Toplumunun Algı, Kanaat ve Tutumları” başlıklı araştırma 23 Haziran 2025’te İstanbul’da sivil toplum, medya ve siyasi partilerden temsilcilerle paylaşıldı.
13-23 Mayıs 2025 tarihleri arasında Türkiye genelinde 2010 kişiyle yapılan araştırma, farklı yaş grupları, eğitim durumu ve etnik kimlikten katılımcıların Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve CHP’ye yönelik yargılamaları içeren 19 Mart süreci, Kürt meselesi; 1 Ekim’de Devlet Bahçeli’nin inisiyatifi ile başlayan ve PKK’nin fesih kararıyla devam eden yeni süreç hakkındaki görüşlerine ek olarak toplumsal taleplere de yer veriyor.
* Araştırma Friedrich-Ebert-Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin desteğiyle yürütülmüştür. Raporun tamamını buradan indirebilirsiniz.
19 Mart Süreci
İmamoğlu’nun diplomasının iptali, daha sonra tutuklanması ve takip eden süreçte CHP’li belediyelere yargılamalar, 19 Mart’tan beri Türkiye toplumunda siyasetin yeniden tanımlanmasına yol açtı. Araştırmaya göre, 19 Mart süreci toplumda siyasi bir kutuplaşma yaratmış görünüyor. Diploma iptali ve tutuklamaları doğru bulanların oranı üçte birin altında kalırken katılımcıların yüzde 46’sı İmamoğlu’nun seçimi kazanacağı için tutuklanmak istendiğini düşünüyor. Cumhur İttifakı seçmeninin yaklaşık üçte ikisi operasyonu desteklerken, CHP ve DEM Partisi seçmenlerinde ise büyük oranda tepki oluştu.
Kürt Meselesi
Kürt sorunu veya Kürtlerin sorunu olduğu genel hatlarıyla Türkiye toplumu tarafından kabul ediliyor. Kürt sorununun var olduğunu belirten Türklerin oranı yüzde 41 iken Kürtler yüzde 60’a kadar yükseliyor. Ek olarak, katılımcıların yüzde 29’u Kürtler ile Türklerin devlet nezdinde eşit olmadığını düşünüyor. Kürtlerde ise bu oran yüzde 50’ye yaklaşıyor.
Katılımcıların yüzde 40’ı Kürt sorunu çözebilecek liderler arasında Erdoğan-Bahçeli ikilisini görüyor. Kürtlerde bu ikiliyi Demirtaş izlerken, Türk ve diğer gruplarda İmamoğlu-Özel ikilisi geliyor. Mansur Yavaş’ın aldığı desteğin neredeyse tamamı ise Türklerden geliyor. Kürtler arasında CHP içerisinde sürece dair en az güven duyulan siyasi isim de Mansur Yavaş oluyor.
Yeni Süreç
Öne çıkan bir diğer bulgu ise “yeni süreç” e olan desteğin Ekim 2024’ten itibaren artış göstermesi. Ekim ayında yüzde 45-46 bandında olan destek oranı bugün üçte ikiye varmış durumda. Ekim 2024 – Mayıs 2025 arasında, Kürtlerde bu sürece desteği yüzde 35; yüzde 55; yüzde 65 ve yüzde 80+ şeklinde artarken; Türk ve diğer gruplarda yüzde 38; yüzde 43; yüzde 55 ve yüzde 60 şeklinde yükseliş izliyor.
Sürece en yüksek destek DEM Parti seçmeninden geliyor. Her iki CHP’liden bir tanesi süreci destekliyor; diğeri de tamamen karşı çıkmıyor. CHP seçmenin yüzde 34’ü süreci desteklemediğini söylüyor. Süreci desteklemeyen katılımcılardan en yüksek oran İYİ parti seçmeninden geliyor. MHP seçmeninin dörtte biri ve AKP seçmeninin altıda biri süreci desteklemediğini söylüyor.
Sürece destek oranı yüzde 64 ancak sürecin gidişatını başarılı bulanların oranı yüzde 42’yi bulmuyor. Süreci başarılı bulanların oranı sadece AK Parti seçmeninde yüzde 50’yi geçiyor. Diğer seçmen gruplarında başarılı bulma oranı yüzde 50’nin altında.
Katılımcılar, yüzde 60’a yakın bir oranda, sürecin ülke güvenliği ile Türkler ve Kürtler için iyiye gittiğini düşünürken, sürecin AK Parti ve DEM Parti için de iyiye gittiğine dair kanaatler güçlü.
Araştırma, halkın sürece dair motivasyonlarını da gözler önüne seriyor. Türkiye toplumunun gözünde iktidarın sürece dair en güçlü motivasyonu, Erdoğan’ın bir dönem daha başkan olabilmesini sağlamak. Sürecin Kürt-Türk eşitliğini hayata geçirmek üzere yürütüldüğüne olan inanç da benzer düzeyde. Sürecin Kürtlerin Ortadoğu’daki kazanımlarını engelleme amacı taşıdığı kanaatine katılanların oranı yüzde 30, katılmayanlar yüzde 49.
Örgütün silahları bırakacağına dair inanç ise yarıda kalıyor. Kürtlerin üçte ikisi PKK’nin silah bırakacağını düşünürken; dörtte biri silahların bırakılacağını düşünmüyor. Türklerde örgütün silah bırakacağına dair inanç ise yüzde 42.
CHP ve Süreç
Araştırmaya göre, yeni sürecin hangi partinin lehine veya aleyhine işlediğine dair algılar partilere göre değişiklik gösteriyor. Kürtlerin üçte ikisi; Türk ve diğer grupların yarıya yakını sürecin AK parti ve DEM Parti lehine ilerlediğiniz düşünüyor. Sürecin CHP için iyiye mi kötüye mi gittiğine dair bir uzlaşı yok: Kürtlerde sürecin CHP lehine ilerlediğini düşünenlerin oranı daha yüksek. Türk ve diğer katılımcılarda ise CHP için iyiye gidiyor diyenler, kötüye gidiyor diyenlerden az. Araştırma, AK Parti ve DEM Parti seçmenleri tarafından daha umut verici, CHP seçmenleri tarafından daha belirsiz ve karışık görülüyor.
Kürtlerin dörtte üçü; DEM Parti seçmeninin yüzde 85’i CHP’nin sürece dahil olmasının önemli olduğunu düşünüyor. Aslında DEM Parti ve CHP işbirliği de her iki partinin tabanları tarafından da olumlanıyor. CHP’li seçmenin yüzde 57’si; DEM Parti seçmeninin ise yüzde 67’si iki parti arasındaki işbirliğini destekliyor. CHP’ye ve süreçteki rolüne dair beklentiler yüksek olsa da katılımcıların yarısı CHP’nin bir Kürt meselesi politikası olmadığını düşünüyor.
Toplumsal Talepler
Araştırma, süreçte gündeme gelen talepleri üç grupta tasnif ediyor; anadil, mahpusların ve eve dönecek örgüt üyelerinin durumları ve yerel kalkınma.
Araştırmaya göre, yerel kalkınma ve belediyelerin yetkilerinin artırılması toplumun büyük kesiminden (yüzde 69 ve yaklaşık 2/3) destek görüyor. Kürtçenin Türkçe ile birlikte yerel yönetimlerde kullanılması katılımcıların yüzde 60’ı tarafından olumlu karşılanıyor.
Demirtaş’ın serbest bırakılması Kürtler arasında yaygın destek bulurken, Türklerde bu oran üçte bir seviyesinde kalıyor.
Araştırmanın önceki araştırmaları doğrulayacak şekilde Kürtlerin en büyük talebinin anadil olduğunun altını çiziyor. Eğitimde çok dilliliği destekleyenler desteklemeyenlerden fazla. Türk ve diğer gruplarda, PKK’nin silahları bırakması koşulunda anadilde eğitime destek görünür bir biçimde artıyor.
PDF Raporu İndir