Kürt Çalışmaları Merkezi olarak yürüttüğümüz Kürtlerde Değerler ve Tutumlar Araştırmasının raporu yayımlandı.
Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin iş birliği ve Rawest Araştırma’nın saha desteğiyle yürütülen çalışma Türkiye’deki 11 şehirde, 18 yaş üzeri Kürtlerin değer yargılarını ve tutumlarını daha yakından anlamayı, birbirleri ve Türkiye toplumu ile aralarındaki benzerlik ve farklılıkları görmeyi ve göstermeyi amaçlıyor.
Kürtlerin Türkiye geneline benzerlik ve farklılıklarının yanında kendi aralarında da dünya görüşü, siyasi eğilim, göç ve yer yer cinsiyet gibi faktörlere bağlı olarak farklılık gösterdikleri raporun en genel çıktısını oluşturuyor.
Raporun geniş özetini aşağıda okuyabilir ve tamamını sayfa sonundaki bağlantıdan indirebilirsiniz.
…
Kürtler Müslüman, Özgürlükçü ve Demokrat
Katılımcılarda Müslüman, Özgürlükçü, Dindar, Demokrat gibi kimlikler öne çıkıyor. AK Partililerde daha çok Müslüman, Dindar, Muhafazakar kimlikler sahiplenilirken, HDP’lilerde Özgürlükçü, Müslüman ve Kürt hakları savunucusu kimlikler görünür oluyor. Kürt milliyetçiliği Kürtler arasında %10 bandına yerleşmiş görünüyor. CHP’li Kürtlerde Laik ve Liberal vurgular öne çıkarak onları diğer gruplardan ayırıyor.
Yaşam memnuniyeti düşük
Kürtler, hayattan memnuniyet söz konusu olduğunda Türkiye’nin geri kalanından belirgin biçimde ayrışıyorlar. Araştırmaya katılanların yarısından fazlası hayattan memnuniyetlerinin düşük olduğunu paylaşıyorlar. Bölgede yaşayanlar, küçük şehirlerde yaşayanlar, erkekler ve gençler hayattan memnuniyetleri daha düşük grupları oluşturuyor. Katılımcıların hane gelirleri düşük ve haneleri Türkiye ortalamasından kalabalık. Katılımcıların çoğunluğu, gelir düzeyi düşük olan grupta yer alıyor.
Dindarlık hâlâ güçlü
Katılımcıların üçte ikiden fazlasının algısında dindarlık olumlu anlamlar ihtiva ediyor. Dindarlığı negatif çağrışımlarla açıklayanların oranı %10 civarında. Olumlu kavramlar “iyilik”, “ahlak”, “maneviyat” gibi olumsuz kavramlar “gereksizlik”, “bağnazlık” “baskı” gibi örneklere öne çıkıyor. HDP seçmeninde dindarlık sanıldığının aksine düşük değil. İbadetler konusunda siyasi görüşler belirgin bir ayrışma göstermiyor. HDP seçmeninin beşte dördünden fazlası düzenli ya da seyrek namaz kılıyor. Düzenli namaz kılanların oranı HDP ile AK Parti seçmeni için birbirine yakın (%50’ye %44.). Oranlar birbirine yakın olsa da hiç kılmayan veya daha önce kıldığı halde zamanla azaltan/bırakanlarda HDP ve CHP seçmeni belirgin bir ağırlığa sahip.
Kendini dini inancı olmayanlar kümesinde konumlandıranların büyük ölçüde siyasi skalanın solunda yer alanlardan ve HDP’lilerden oluştuğu görülüyor. Bu kümede erkeklerin oranı kadınların iki katından fazla.
Haberler TV’den izleniyor ancak medyaya güven düşük
Katılımcıların üçte ikisi TV haberlerini izliyorlar. En çok tercih edilen TV kanalı Fox. Fox TV AK Parti seçmeninin de en çok izlediği TV kanalına dönüşmüş durumda. CHP’lilerin %49’u, HDP’lilerin %34’ü ve AK Partililerin %17,7’si haberleri bu kanaldan izliyor. Fox TV’yi A Haber / ATV ve TRT kanalları takip ediyor. Bu kanalları izleyenlerin çoğunluğu sağ/muhafazakâr parti seçmenleri. Bu ana-akım kanallar dışında başka kanalların da izlendiği görülüyor. HDP seçmenlerinin %12,6’sı diğer katılımcılardan farklı olarak Stêrk TV izliyor.
En çok güvenilen kanal da Fox TV. Onu Halk TV ve TRT kanalları takip ediyor. A Haber, Sözcü ve AA ise katılımcıların en az güvendiği haber kanalları. Güven duyulmayan yayınlarda ise başı Yeni Akit ve A Haber çekiyor. Akit’e güvensizlik kendini sağda görenlerde ve AK Partili seçmenlerde bile %40’ın üstünde.
Tutumlar cinsiyet, siyasi görüş ve göç tecrübesine göre ayrışıyor
Değerler ve tutumlar konusunda Kürtlerin Türkiye’nin geri kalanı ile siyasal ve sosyal açıdan yüksek benzerlikleri dikkat çekiyor. Dünya görüşü, siyasi eğilim, göç ve yer yer cinsiyet gibi konular ise Kürtleri birbirinden ayıran temel faktörler olarak öne çıkıyor. Ekonomi, neredeyse bütün katılımcıları ortak kesen bir sorun. Kürtlerin kendi içinde ayrıştığı noktalara bakılacak olursa; bölgede ve Batı’da yaşayan Kürtler eğitim ve adalet sistemi gibi konularda ortaklaşırken bölgede yaşayanlar bunlara ek olarak Kadın sorunları ve Kürt sorununu öne çıkarıyor.
Katılımcılar; çalışkanlık, misafirperverlik, yardımseverlik, dürüstlük, çevrecilik gibi bütün evrensel ve ahlaki değerlerde Kürtleri Türklerden daha önde, kendilerini de her iki topluluğun önünde görüyorlar. Toplumdaki “yozlaşma”ya ve özellikle gençlerin değişimine yönelik serzeniş de yüksek oranda paylaşılıyor. Gençlerin ahlakının kötüye gittiği görüşü küçük şehirlerde %87 oranında destek buluyor. Bu oran Batı’da yaşayan Kürtler’de azalsa da toplamda %65 oranında kabul görüyor.
Katılımcıların toplumsal cinsiyet algılarına bakıldığında kadınlarla ilgili görece özgürlükçü bir tutum var olmakla birlikte geleneksel kalıpların da güçlü bir şekilde etkisini sürdürdüğü anlaşılıyor. Kürtler toplumsal cinsiyetle ilgili konularda Türkiye toplumuna kıyasla daha özgürlükçü bir tutuma sahipler. Bu eğilime sahip gruplar daha çok kendini solda görenler ve HDP seçmenleri. Kendisini sağda görenler ve AK Parti seçmenleri, daha çok geleneksel ve dini meşrulaştırmalar üzerinden kadın ve erkeğin eşit olmadığını ve otoritenin erkekte olması gerektiğini düşünüyor.
Ayrıca göç olgusunun Kürtlerin deneyimlerini etkileyen önemli bir faktör olduğu ve “göç kuşaklarıyla” da biçimlenen “daha Türkiyeli” bir Kürtlüğün inşa olduğu görülüyor. Türkiye’nin batısında yaşayan ve orada bir gelecek planlayan Kürtlerin gündemleri, talepleri ve kimliklenme biçimleri giderek değişiyor. Bu durum, Batı’daki Kürtlerle Bölge’deki Kürtleri birbirlerinden farklılaştırıyor.
Kuşaklar birbirinden farklılaşıyor
Kürtlerin ebeveynleri ile aralarındaki eğitim düzeyi farkı Türkiye’nin geri kalanından ayrışıyor. Katılımcıların eğitim düzeyleri ile ebeveynlerinin eğitim düzeyleri arasındaki makas çok geniş. Bununla birlikte eğitim düzeyi yüksek ebeveynlerin çocukları da diğerlerinden pozitif anlamda ayrışıyorlar. Katılımcıların evlenme yaşı söz konusu olduğunda bekârların hem evlilerle hem de ebeveynleriyle fazlasıyla farklılaştığı görülüyor. Bekârların evlenmek için uygun gördükleri yaş evli katılımcılardan 8, ebeveynlerindense 10 yıl fazla.
Katılımcıların çoğu kendisini Müslüman/Sünni/Şafii olarak tanımlıyor. Ebeveynleri dindar olsa da, bazı katılımcılar ebeveynleri kadar dindar olmadığını ve ibadet etmediğini belirtiyor. Bu açıdan önceki kuşağa kıyasla dindarlığın farklılaştığı ve azalma yönünde bir değişimin yaşandığı bununla birlikte gençlerde dindarlık içinde de daha eleştirel bir tutumun geliştiği söylenebilir.
Siyaseten homojen değiller merkez+sağda konumlanma daha fazla
Araştırmanın ulaştığı sonuçlar, Kürtlerin çoğunluğunun kendisini siyasal spektrumun solunda konumlandırdığı yönündeki kabulü yanlışlıyor. Çoğu Kürt kendisini solda değil, Merkez’de (%47,2) konumlandırıyor. Merkez dışındaki çoğunluk Sol’da (%31,2) konumlansa da önemli bir kesim (%21,4) de kendisini Sağ’da konumlandırıyor. Özellikle sağ ve solda konumlanma beklendiği üzere tutumlarda farklılıkları etkileyen temel faktörlerden biri iken, Kürtlerde bu farklı dünya görüşleri arasında değerlere yaklaşım konusunda ortak paydaların varlığı da dikkat çekiyor.
Dindar katılımcılar için dini görüş politik tercihlerde tayin edici bir faktör olarak işlev görüyor. Bunun bir tezahürü olarak sağ görüşten dindar-muhafazakârlarda solun “dine mesafeli” olduğu yönünde güçlü bir kabul göze çarpıyor. Solun bu imajı, dindar muhafazakâr kesimlerde sola mesafeyi ve sağa yakınlığı belirleyebiliyor.
Türk sağının belirgin tutumlarından olan bölünmeye ve dış tehditlere dair politik-milli korkuların sağ/muhafazakâr Kürt katılımcılarda da bir karşılık bulduğu görülüyor. Katılımcıların önemli bir kesimi (%28) “Dünyayı Yahudilerin yönettiğini”, “Siyonistlerin bu topraklarda gözü olduğunu” ve Türkiye’ye yönelik dış tehditlerin var olduğunu düşünüyor. Bu gibi korkuların sola yakın katılımcılarda daha zayıf olduğu görülüyor.
Milliyetçilik eğilimleri Türkiye genelinden farklılaşıyor
Katılımcıların çoğunluğunda bir olgu olarak milliyetçilik olumsuz çağrışımlarla yüklü. Milliyetçiliğe olumsuz yaklaşanlarda bu tutumun “ümmetçilik” ya da sol “enternasyonalist” dünya görüşüyle ya da Türk milliyetçiliğini dışlayıcı bir milliyetçilik biçimi olarak anlamak ve deneyimlemekle ilişkili olduğu anlaşılıyor. Bu açıdan milliyetçiliği egemen ve dışlayıcı bir formda anlamak, bu olguya mesafeli bir tutumu açığa çıkarabiliyor.
Ancak Kürt milliyetçiliği gibi daha somut bir bağlama geçildiğinde, bu olumsuz tutumda bir gevşeme görünür oluyor. Katılımcılar bu durumda Kürt milliyetçiliğine başka kimlikleri dışlamayan ve hak talep eden bir anlam yükledikleri için görece daha makbul görüyorlar. Bu bağlamda katılımcıların yaklaşık dörtte biri kendisini yüksek düzeyde Kürt milliyetçisi olarak görüyor. HDP seçmeninin üçte ikisi Kürt milliyetçiliğini orta veya yüksek düzeyde sahiplenirken AK Parti seçmeninin de yarıya yakını bu kimliği benimsiyor.
Göçmen karşıtlığı ve farklı kimliklere mesafe belirgin ama Türkiye ortalamasından düşük
Katılımcıların sığınmacılar hakkındaki görüşleri ekseriyetle olumsuz. Yine de Afgan ve Suriyeli sığınmacılara dönük Türkiye genelinde görünür olan dışlayıcı söylem, Kürt bölgesinde aynı ölçüde güçlü değil. Örneğin Afgan göçmenlere karşıtlık ve Suriyeli sığınmacıların geri gönderilmeleri talebi, Türkiye genelinde Kürt kamuoyundan %50+ daha fazla.
Katılımcıların en düşük tolerans gösterdiği kimliklerse eşcinseller ve ateistler. Bu kimliklere tolerans Türkiye geneline göre daha yüksek olsa da bu durum katılımcıların bu kimliklere karşı tutumunun baskın biçimde olumsuz olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Eşitsizlik algısı güçlü
Katılımcıların çoğunluğu Kürtlerle Türklerin devlet nezdinde eşit olmadığını düşünüyor. AK Partili seçmende geçmişten bugüne eşitsizliğin azaldığı görüşü hakimken, HDP seçmeninde hem ekonomik hem de kimliğe dair güçlü bir eşitsizlik algısı var. AK Parti seçmenlerinin dörtte birden azı eşitliğin olmadığını paylaşırken bu oran CHP’lilerde yarı yarıya, HDP’lilerde dörtte üçten fazla çıkıyor. Benzer biçimde bu düşünce sağ görüşe mensup olanlarda üçte bir, sol görüşe mensup olanlarda dörtte üç oranında paylaşılıyor.
Katılımcılar çözüm sürecini eşitsizliklerin azaldığı ve hem Kürtlerin hem de Türkiye toplumunun “rahat nefes aldığı” bir dönem olarak anıyorlar. Bu sebeple ana dil bahsinde olduğu gibi çözüm sürecine destek de bütün katılımcıları yatay kesen bir tutuma dönüşüyor.
Ana dil ortak talep
Kürt meselesine dair katılımcıların en sık vurguladığı problem ve talebin en çok yoğunlaştığı alan ana dil. Ana dil, farklı görüşlerdeki tüm Kürtlerin ortak talebi olarak öne çıkıyor. Yine eşitsizlik algısıyla ilgili en önemli mesele de ana dil. Bazı katılımcılar Kürtçe’nin eğitim ve öğretim dili olarak, bazılarıysa seçmeli ders şeklinde öğretilmesi gerektiğini düşünüyor. Kürtçe eğitim ve öğretim dili olsa bile, bu husustaki istihdam sorunu çözülmedikçe meselenin çözüme kavuşturulamayacağı da vurgulanıyor. Yine Katılımcılar, ana dilde kamu hizmeti ve eğitim gibi taleplerde büyük ölçüde ortaklaşıyorlar. Kendini hem sağda hem merkezde hem de solda konumlandıranlar ya da bir başka kategorizasyonda AK Partili, HDP’li ve CHP’li olanlar da bu taleplerin destekçisi olduklarını aktarıyorlar.
AK Parti destek kaybediyor, CHP yükseliyor.
Katılımcıların en çok destekledikleri partiler HDP ve AK Parti. Üçüncü sırada CHP yer alıyor. Oy tercihlerinin 2018 yılına göre değişimlerine bakıldığında AK Parti ve MHP’nin oy kaybettiği, buna karşın CHP, Deva, Gelecek gibi partilerin de oy topladığı görülüyor. HDP’nin de oyu kısmen azalıyor.
Katılımcıların yarısı, yakın oldukları partinin seçime girmemesi durumunda ikinci bir partiyi tercih etmek yerine boykot ya da kararsız pozisyonlarına çekiliyorlar. İkinci parti tercihlerinde CHP ve MHP öne çıkıyor. CHP seçeneğini HDP’liler, MHP seçeneğini de AK Partililer tercih ediyor. Deva Partisi ise AK Partililerin üçüncü partisi konumunda. AK Parti’nin oylarının %16’sını kaybettiği ve bu puanın en az %11’ini muhalefet cephesine kaptırdığı görülüyor. Buna karşılık CHP ve HDP’den geçen oylar AK Parti’nin kaybettiği yaklaşık 5 puanı dengeleyemiyor. 2018’de oy kullanmamış ve ilk kez oy kullanacak seçmende AK Parti, CHP’nin gerisine düşüyor. Oy kullanmamış her 10 seçmenin 4’ü protesto eğiliminde. Bu oran ilk kez oy kullanacaklarda dörtte bir civarında seyrediyor. Dolayısıyla sandığa gitmemiş seçmende muhalefete yönelme daha fazla olsa da, bu grubun sandığa gitme motivasyonu diğerlerine nazaran hâlâ düşüktür.
Katılımcıların kendilerine en yakın buldukları siyasetçi Selahattin Demirtaş. Onu Deniz Gezmiş takip ediyor. Erdoğan, yaşayan siyasetçiler arasında üçüncü, toplamda yedinci sırada yer alıyor. Katılımcıların kendilerine en uzak gördükleri siyasetçiler Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli. Ancak bu isimler AK Parti seçmeninin üçte birinden fazlası tarafından yakın bulunuyor.